2024'ün üretim üzerine düşündürenleri
Üretim Kaydı, konuklarına 2024'te üretim üzerine düşündüren kitap/dizi/filmi sordu.
Herkese yeni yılın günlerinden merhaba,
Nasılsınız?
Yıl sonu değerlendirmeleri yeni yıl kararları derken yılın son bir haftası çok yavaş ilk günleri ise çok hızlı geçmedi mi? Sizce de!
Bu sayıyı Spotify’in Üretim Kaydı için uygun gördüğü kişilik türüne teşekkürle açmak istiyorum, “hikâyeci” -Spotify bizim şapka konusuna hâlen alışamadı- “Başkalarının hikâyesine saygıyla yaklaşmak gerekir” diyerek çıktığım bu yolculukta 4 sene geride kaldı. Geçtiğimiz sezon görsel dilinin de değişmesiyle podcast başka bir seviyeye çıktı. 🌸 Güneş ve Nazlı teşekkürler. Bu 4 sene boyunca 80 bölüm yayınlandı. Substack'te de yayınlanan sayılarlarla üretim sürecini kayıtlara geçirdiğim konuk sayısı ise 100'ü aştı. "Üretmenin hafızasına bir yolculuk" dediğim bu yolda tüm konuklarımın hikâyesine saygıyla yaklaşmayı önceliğim saydım. Bu saygı, medya dünyasında başka türlü bir yayıncılığın da mümkün olduğunu gösterdi. Yeri gelmişken söylemek isterim, devam etme gücünü sadece bu rakamlardan değil “temastan” alıyorum. Bunca yıldan sonra ilk kez 2024 yılında fiziksel olarak buluştuğumuz bir etkinlik yapabildim ve bu hikâyenlerin kayıtlara geçmesini her birlikte kutlayabildik. 🥂 Nice kutlamalara ve senelere🎄 5.sezon çok yakında! Detayları yakında duyuracağım. 🎙️ Seneyi konuklarıma 2024'te üretim üzerine düşündüren kitap/dizi/filmi sorduğum bu özel içerikle açmak istedim. Benim üretim üzerine düşündüren kitaplarıma, filmlere ve konuklarıma sene boyu eşlik eden sizlere de bu vesile ile tekrar teşekkür ederim.
Sevgiyle,
Ece
Yasemin Demirci
Kitap: Margit Schreiner, Ev, Kadınlar, Seks ve Peter Handke, Karanlık Bir Gecede Sessiz Evimden Çıktım Bu iki kitap, hikâye aktarım biçimindeki farklı denemeleri ve karanlık anlatılarına rağmen hafif bir gülümseme yarattıkları için bende iz bıraktılar.
Merve Ünsal
Film: Trinh T. Minh-ha'nın What About China (Peki Ya Çin) filmi beni çok etkiledi. Sanatçının birçok farklı üretim ve anlatım biçimini harmanlama şekli, aile tarihiyle jeopolitik olanı birleştirme biçimi muhteşemdi.
Yasmin Güleç
YouTube serisi: Bu iki seri beni bu sene cidden ilham ile doldurdu.
Amelia Dimoldenberg'in Chicken Shop Date'i, inanılmaz samimi, komik ve yaratıcı bir röportaj serisi. Bazı şeylerin hafif ve basit olmasının hatırlatıcısı. Yeni…
NPR Tiny Desk Concerts, sanatçıların bir ofiste yaptıkları bu konserlerde onların sahne performanslarını yakından izleyebiliyor ve yine samimi bir an yakalıyoruz.
Kısaca benim olayım, samimiyet, biraz espirili dokunuşlar ve basitlik sanırım. Yaşasın ünlüler de bizim gibi!
Güneş Özgeç
Kitap: Bir müzik prodüktörü tarafından üretim üzerine yazılmış bir kitap Yaratıcı Eylem: Bir Var Olma Biçimi, Rick Rubin. Okurken aslında bildiğim şeylerle karşılaşmak çok iyi hissettirdi bana çünkü zaman zaman kendimle ve yaptığım şeyle ilgili şüpheye düşüyorum, izlediğim yol ve hayallerime dair bunalımlar yaşıyorum. Bu kitap bana yolumdan sapmamayı, sürecime güvenmeyi ve üretmenin büyüsüne tutunmayı hatırlatıyor. (Yalnız müzisyenler için değil, herkes için yazılmış bir kitap.)
Ekin İlkbağ
Film: My First Film (İlk Filmim), Zia Anger
Bu yıl seyrettiğim My First Film vesilesi ile karşılaşmış olmaktan en heyecan duyduğum yönetmen Zia Anger oldu. Tek bir festivale bile kabul edilmeyen, internette “terk edilmiş” ibaresi ile duran ilk filminin yaşattığı yıkım sonrasında geriye dönüp bu filmin üretim sürecine ve bir sanatçı olarak eski kendisine cesurca bakan, bu süreçten yaratmaya dair koca bir umut ve şefkat duygusu ile çıkmayı başaran harika bir duygusu var My First Film’in. Bir şey yaratmanın sorumluluğunu tüm ciddiyeti ile aldığı kadar, bu yolun hata yapmaktan, utanç duymaktan, hayal kırıklığından, eğlenceden ve insanlardan geçtiğini de hatırlatıyor Zia Anger. Uzun zamandır bu denli yaratma cesareti hissettiren bir film ile karşılaşmamıştım.
Filmin finaline doğru gözlerimin dolmasına ve göğüs kafesimdeki kuşların bir anda havalanmasına engel olamadığım, yönetmenin -hatalar yapan- kendi eski haliyle kucaklaştığı sahneden hemen sonra gelen şu cümleleri de paylaşmak isterim: “But you will make something again with the people you care about and who care about you. And it will be hard and embarrassing. But eventually you will stop loosing sleep and stop worrying. You will make things from joy and not despair. Even films that should not be films. And every time you will give birth yo yourself and every time you will find a new version of the truth.” (“Ama değer verdiğin ve seni önemseyen insanlarla yeniden bir şeyler yapacaksın. Ve bu zor ve utanç verici olacak. Ama sonunda uykunuzu kaybetmeyi ve endişelenmeyi bırakacaksınız. Umutsuzluktan değil sevinçten bir şeyler yapacaksınız. Film olmaması gereken filmler bile. Ve her seferinde kendini doğuracaksın ve her seferinde gerçeğin yeni bir versiyonunu bulacaksın.”)
Vardal Caniş
Kitap: Canım Anadolu, Bedri Rahmi Eyüboğlu
Aşık Veysel’in belgeselini çekecek Metin Erksan, metni de Bedri Rahmi yazıyor. Anadoluya gidiyorlar bunun için. O tur sırasında Bedri Rahmi’nin kısa kısa izlenimlerini anlattığı bir kitap bu. Hani bi laf var çok kullandığımız, “coğrafya kaderdir” diye. Bence bu kaderi nasıl değerlendiremediğimizi, kendi kaderimize nasıl bakmamız gerektiğini yeniden düşünmemizi sağlayabilecek bir kitap bu. Benim için öyle. Tabii ki hissettiğim şeylere kaşılık gelen ifadeler bulduğum için de çok sevdiğim bir kitap oldu. Ama bence, benim gibi hissetmeyenlerde de fark yaratabilecek bir kitap. Bir süredir hoşuma giden bir isim var “yurdanur”. Vatan sever biri oldum galiba, çok seviyorum yaşadığım yeri, onun için bir şey yapmak istiyorum. Bu kitap öyle bir şey bence, karşılıksız bir sevginin ürünü. Birini sevdiğinizde içiniz sızlar, yaralarını sarmak istersiniz, gözbebeğine bakıp acısını anlarsınız. Karşınızdaki sizden bir şey istemediği halde ihtiyaçlarını anlar ve elinizdekileri vermek için uğraşasınız gelir. Bu birini ya da bir şeyi gerçekten çok sevmenin doğal ve kaçınılmaz bir sonucu gibi geliyor. Böyle bir sızıyı hissediyorum bu kitapta. Sevdiğim herkese almaya çalıştığım bir kitap mesela. Hem kitabı sevdiğim için, hem kitabı vermek istediğim kişiyi sevdiğim için, hem kitabın içindeki sevginin yayılmasını istediğim için aldığım bi kitap. Bir görev bir misyonerlik faaliyeti bu kitabı almak ve yaymak isteme motivasyonum. Yani işte bu şekilde hissederek sevdiğim bir kitap, daha uzun anlatmak yerine okumanızı öneriyim direkt. ❤️
Cansu Baydar
Kitap: 2024’te benimle birlikte şehir şehir gezen Virginia Woolf, Üç Gine'de savaşın köklerini erkek egemen sistem ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği üzerinden sorguluyor. Savaş karşıtı bir derneğin kendisinden bağış istemesi üzerine 1938'de yazdığı bu kitap, barış için toplumsal bir dönüşümün kaçınılmaz olduğunu gösteriyor. Woolf’un bakış açısı bugün hala ders çıkarılacak kadar güçlü ve zamansız.
Manolya Maya
Kitap: Ágota Kristof’la büyük bir memnuniyetle tanışmamı sadece 40 sayfalık bu otobiyografi sağladı. Kristof’un hayatında yazmanın ve üretmenin yeri, beni üretim hakkında bolca ve olumlu anlamda düşündürdü. Üretimin bir direniş biçimi olabileceğini, iyileştirici olabileceğini; dilin ve kelimelerinin kimlik ve varoluş için birer araç olduğunu düşündüm. Hayata ve dünyaya olan bakış açımızın üretme biçimimizle ne kadar paralel olduğunu fark ettim. Evet, hepsi 40 sayfada oldu.
Ali Kemal Güven
Film: Wicked
Bu film üretmek için bana ilham veren filmlerin başındaydı bu sene. Hoş, sanki burada böyle filmler yapabilecekmişiz gibi… İki kere sinemada izledim ve sanırım üçüncüye de gideceğim. Seni sen yapan özelliklerini kabul etmek, bunları kutlamak ve seni yok etmek isteyen sisteme karşı başkaldırmak üzerine nefis bir masal. “Şarkı söyleyen cadılar” gibi önyargılarınızı bir kenara bırakıp, çocukluğunuzla, okul yıllarınızla ilgili kapattığınız kapıları yeniden açabilirseniz, orada bir zamanlar sizin de derinizi aynada “yeşil” gördüğünüzü hatırlayacaksınız…ve hatırladığınızda da filmle derin bir bağ kurmamanız imkansız olacak. Filmin en güzel tarafı da hepimizin pembeler içinde sisteme ayak uydururken aslında içimizden süpürgemize atlayıp gökyüzünde uçan bir anarşist olmayı hayal ettiğimizi bilmesi. O yüzden hepimiz biraz Glinda biraz da Elphaba’yız!.. Bence kötü günlere göğüs geren sağlam bir arkadaşlık hikayesi bütün aşk filmlerinden çok daha etkileyici ve ilham verici… Eğer 90’larda yaşasaydık Wicked kasetimin başa sarıp dinlemekten çoktan bantı kopmuştu!
Naz Erayda
Kitap & Film: John Cage, Bir Şey Üzerine Konuşma. Bu ince kitap sürekli elimin altında. Heyecan verici. Bir şeyler üretmeye çağırıyor gibi. Pedro Almodovar, The Room Next Door, filmlerini her zaman yakın hissettiğim yönetmenin bu filmi de beni derin bir şekilde etkiledi. Bu kadar hassas bir konuyu nesnelerle kurduğu hem hüzünlü hem eğlenceli bir dille ifade etmesi güçlü bir iz bıraktı. İncelikli, sade, sakin, sert bir film.
Kerem Kurdoğlu
Kitap: Ben bu seçki için 2024’te beni çokça düşündüren ve üretimlerimi etkileyen tek bir kitabı yollamaya karar verdim. Gün Zileli’nin, İletişim Yayınları’ndan çıkan Yarılma adlı kitabı. 1954-1972 yılları arasında Türkiye’deki siyasi ortam ve özellikle sol örgütlenmeler konusunda son derece ayrıntılı, dürüst, eşsiz bir tanıklık. Doğruluğunu varsaydığımız birçok kavramı yeniden değerlendirip sorgulamamızı sağlıyor. Sadece Türkiye üzerine değil, dünya üzerine de çok şey düşündürüyor. 2024’te bu kitabı, yanlış hatırlamıyorsam üçüncü kez okudum. Özellikle İstanbul Mon Amour Sesler adlı oyunu yazarken, bu kitabın düşündürdükleri çok etkili oldu.
Belmin Söylemez
Kitap: 2024'te beni üretim açısından en çok motive eden tecrübe Sonsuzluk ve Bir Günlük kitabını, yazarı Petros Markaris'e imzalatmak ve Pera Müzesi'ndeki Yunanistan Sinema Günleri'nde masterclass'ını izlemek oldu. Hüseyin Karabey'in moderatörlüğünde yazardan, Angelopoulos anılarını, Heybeliada'dan Atina'ya uzanan yazarlık ve senaristlik serüvenini, polisiye yazarlığını duru ve mizah dolu anlatımıyla dinlemek harikaydı. Teşekkürler Markaris, İstos Film/Yayın ve Hüseyin Karabey.
💌 Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.