Bir karakterin sesi olmaktan kendi filmini yapmaya | Oğuzhan Akalın
Sezonun üçüncü bölümünde yönetmen, seslendirmen, ses tasarımcısı ve yapımcı Oğuzhan Akalın’la kayıttayız.
Merhaba,
Ruh halimi toparlayıp yazabilmeyi çok isterdim ama yazıp yazıp sildim. O yüzden umarım herkes için günler güneşin de etkisiyle biraz daha ‘güzel’ olmaya başlamıştır.
Sezona dura kalka devam ederken ufukta planladığımız sayıda bölümle sezonu bitirebilmek mümkün görünmüyor. Daha önce de detaylarına yer vermiştim ama son günlerde buradaki kalabalığımız güzel bir şekilde arttı. O yüzden minik bir hatırlatma yapmak istiyorum. Bu sezonu tamamlayabilmek için Üretim Kaydı okuyucu ve dinleyicilerin desteklerini bekliyor.
Üretim Kaydı’nın bu bölümünde yönetmen, seslendirmen, ses tasarımcısı ve yapımcı Oğuzhan Akalın’la kayıttayız.
Harry Potter'ın seslendirme dünyasında geçen çocukluk yıllarından ekibinde yer aldığı Meeting Jim belgeseline oradan da son filmi Ağlamak Serbest, Gülmek Yasak 'ın üretim sürecine uzanan bir kayıt oldu.
Sesle düşünmenin, yaratım sürecinin arka planını, tiyatro sahnesinde sesle anlatmayı ve kişisel hafızamızın sinemayla kurduğu bağı birlikte kaydettik.
“Biraz üzüleceğiz ama korkma tutma kendini, ağla”
Ağlamak Serbest, Gülmek Yasak filminin konusu nedir?
Bir cenaze evini absürtlükler tiyatrosuna dönüştüren bu filmde, bir grup yetişkin kendi yarattıkları kapanlara kısılıp komik durumlara düşüyor. Bir çocuğun gözünden izlediğimiz bu mizahi öyküde çocuk ruhuyla yetişkin hayatının kalıpları savaşa girişip bizi tatlı bir kaosun içine atıyor.
Bu sezon kayıt tuşuna HOPE Alkazar’da basıyoruz. Kayıttayken güldüğümüz ve şaşırdığımız anlar işte burada. 👀
Ağlamak Serbest Gülmek Yasak, filminin çıkış hikâyesini merak edenler için buraya bırakıyorum.
Oğuzhan, filmin kökenlerinin ikinci sınıfta Feride Çiçekoğlu'ndan aldığı senaryo dersine kadar uzandığını belirtiyor. O dönem Ağlamak Serbest, Gülmek Yasak’ın özünü taşıyan bir proje üzerinde çalışmış ancak bu fikir olgunlaşmamış. Feride Hoca'nın vurguladığı gibi, yazılacak her şeyin kişisel bir deneyimden, içten gelmesi gerektiği ilkesi, Oğuzhan'ı kendi yaşadıklarını ve dertlerini düşünmeye itmiş. Ancak o dönem ortaya çıkan senaryo, Oğuzhan'ın içsel olarak tatmin olmadığı bir hâlde kalmış ve çekilmemiş.
Aradan geçen on yıllık süreçte, o ilk beş sayfalık senaryo zaman zaman Oğuzhan'ın karşısına çıkmış ve "Neden olmadı?" sorusunu beraberinde getirmiş. Bu durum, onun için içten gelen bir hikâyeyi anlatamamasının yarattığı bir huzursuzluğa dönüşmüş. 2021 yılı civarında ise Oğuzhan, filmin özündeki meseleye karşı kendi tutumundaki değişimi fark etmiş. Eskiden duygularına önem veren kendisinin bile, eleştirdiği basmakalıp tepkiler veren o insanlara dönüştüğünü fark etmesiyle filmin dönüm noktası kendini göstermiş.
Bu yüzleşme, Oğuzhan için bir rahatlama anı olurken aynı zamanda kaybetmeyi kabullenmek anlamına da gelmiş. Kaybını kabullenmesiyle Oğuzhan, irdelemek istediği meselenin özüne tamamen inebilmiş ve ilk halinden tamamen zıt bu senaryo izleyiciyle buluşmuş.
Harita metot defterinde Oğuzhan, filmin hazırlık sürecinde keşfettiği “az konuş daha çok dinle” metodundan bahsediyor.
Oğuzhan, doğru bilinen yanlışlar köşesinde ise bir filmde olmaması gerekenler olarak bilinen doğruların nasıl yanlış olduğunu anlatıyor.
Bölümün tamamını tüm podcast mecralarından dinleyebilirsiniz.