Dansın hafızasına yeni bir cilt: Melih Kıraç
Bu sayıda dansçı, koreograf Melih Kıraç'ın konuk olduğu podcast ve dansçı Kamola Rashidova ile söyleşi sizi bekliyor.
Merhaba,
Yine bir pazar günü yeni bölümle karşınızdayım. Çarşamba gününden beri öyle bir hastayım ki sizinle pazar günü buluşmalarımızı ertelemek zorunda kalacağım diye biraz korktum. Neyse ki gözümü biraz açabiliyorum ve yeni bölümü sizlerle buluşturuyorum. Hava çok dengesiz ama siz dengenizi bulun lahana gibi kat kat giyinin.🥬
Ece
Eski Tören İçin Yeni Cilt: Kamola Rashidova’nın tek kişilik performansıyla büyülediği performans, demans halinde yaşanan hafıza olaylarına işaret ederek, performans anında geçmiş, şimdi ve gelecek melezliğinin yollarını arıyor.
''Koreografi bu örnekte bir törendir. Hatta bir fantezi ve cenaze olmasını umuyorum. Yaşamın ve ölümün incelikle kutlanması.”
Melih Kıraç
Melih ile tanışıklığımız eskilere dayanıyor ama o da ben de tam başlangıç noktasını hatırlayamıyoruz.👀 Zaman zaman Kamola ile birlikte ürettiklerini dans ettiklerini görüyordum bunun Eski Tören İçin Yeni Cilt’in ayak sesleri olduğunu bilmiyordum.
İlk kez ocak ayında izlediğim bu dansı. Hem Kamola’yı uzun zaman sonra izlemenin mutluluğu vardı hem de yıllardır devam eden bir “arayışı” sahnede görmenin mutluluğu. Demans işlenen konulardan biri olunca bunun en büyük korkularımdan biri olması da cebiydi tabii. Dansın bir kısmında yer alan sessizliğin seyirciyi bir hortum gibi içine çekmesi ama yutmaması, nefesimi tutmama sebebiyet veren anlardandı. Dekorun beyazlığı ise zaman zaman “benim zihnim sanırım bu kadar berrak değil” cümlesini bana kurdurttu.
Melih’le bu dansın ortaya çıkışını, yıllar içinde geçirdiği dönüşümü ve performansa dair söylediklerini kayıtlara geçirdik.
Sekiz yıl öncesine giderek açıyoruz kaydı. Melih’e soruyorum. Bu işin ilhamı ve çıkış noktası neresi bize biraz anlatabilir misin?
“Doğrudan bir iş yapma fikri yoktu. Ben bir dansçıyım. Koreografi, dans alanında farklı rollerde çalışıyorum. Sanat endüstrisinde ve içinde bulunduğum durumların sonuç odaklı üretime teşvik etmesinin aksine bir arayışım vardı. Ben dansçılarla yan yana gelmek istiyorum, kafamda birtakım sorular var. Bir mecra belirlemeden çalışma ve üretim alanı yaratmak istedim kendime. O yüzden de Kamola ve Emre’ye teklif götürdüm. ‘Bende bir takım sorular var sizinle çalışmak istiyorum. Ne dersiniz diye?’ Sordum. Bir gösteri tarihi ya da sonuç odaklı bir bakış olmadığı için de süreç bu kadar uzun oldu. Çünkü bir gösteri yapmaya gerek yoktu ve biz aslında bir kendimiz için araştırma alanı kurmaya niyetlenmiştik. Bir kurgu masasındaki farklı katmanlar gibi bu iş. İş niyetiyle adım atılmayınca farklı niyetlerin eş zamanlı ilerlediği ve gerçekten belirli bir açıklıkla yaklaştığın zaman üretimde o dramaturjinin ve ağların birbirini bulduğu, karşılaşmaların yaşandığı, sen kontrol etmediğinde ağların örüldüğü organik bir süreci var.”
Ben sana soru hazırlanırken ilhamını görmek için bakındığımda Hüseyin Katırcıoğlu’ndan şöyle bir alıntı yaptığını gördüm. “Bir oyun yazarının nasıl üretip gelişeceğini kimse önemsemiyor.” Aslında sen de bunu oyunun ilhamları içerisine eklemişsin. Sorduğun sorulardan biri de buydu diye düşünüyorum. Doğru mu düşünüyorum? Üretim Kaydı için önemli bir nokta. Ben de aslında buradan bunu yapmaya çalışıyorum. Hepimizin gelişmesi ve üretmesine dair bir sürü zorluk var ve hepimiz bu süreçlerden geçiyoruz aslında o yüzden biraz bunu da açalım istiyorum.
“Doğrudan iş ile bağlanan bir şey değil ama benim sanatçı olarak bugünün Türkiye’sindeki oluşum ve gözlemimle ilgili bir alıntı. Bir sanat üreticisi olarak alanın bana ne sunup sunamadığı ile de ilgili. Sunamadıklarından biri de kendimi geliştirebilecek bir araştırma alanı eksikliğiydi. Oradan kendimi Hüseyin Katırcıoğlu’nun o söylemine bağlıyorum.”
İlhamdan konuşmaya devam ederken, Melih süreç boyunca yaşanan değişikliklerden bahsetmeye ve yaptığı bir ziyaretten bahsediyor.
“2018 yazında babaannemin hastanede geçirdiği son ayındaki yaptığım tanıklık, bu bilinçli ve artistik bir şeye dönüşecek bir niyet yoktu ama ben oradaydım, onunla birlikteydim, o bir demans süreci yaşıyordu. Ve onun hafızasıyla ilgili yaşadığı çeşitli aşamalar ve durumlar ben dansçı olduğum için bedeni okumak ve gözlemlemek, benim için çok önemli bir kaynak oldu. Onun bedeninin çözünmesini gözlemlemek yaşadığım en büyük deneyimlerden biriydi.”
“O hastane odasında günlerden birinde biri ile kavga ediyordu, o kavga sırasında Konya’nın Çumra ilçesi Çukurkavak köyünden olduğunu söyledi. Babaannem üç yaşında Konya’dan evlatlık verilmiş biri, İstanbul’da bir aile ile büyüyor. İstanbul hanımefendisi bir kadın, tüm evi, hayatı ve hareketleri. Biz biliyoruz Konya’dan geldiğini ama biz bunun ile ilgili hiç kimlik bağlantısı ya da ilişkisi yok. Bu sözlü dışavurum beni şok etti. O vefat ettikten sonra ben bu köye seyahat ettim, o da ilginç bir tecrübeydi aslında. Böyle 1950’lerde gibi, inanılmaz göç vermiş bir köy. Tabi İstanbul’dan birinin o köye iç habersiz gidişi tabi çok sansasyonel bir olay yarattı.”
“O seyahatin akabinde ben aslında tamamen hiç düşünmedim bu hikâye ile ilgili bir yapacağımı. Ve aslında Kamola ve Emre ile çalışmak istiyordum. O sürece başladım. Ama o süreç sırasında yani tüm bu deneyimin, o güne kadar hafıza ile ya da demans ile bu aşamalar ile ilgili bir araştırmam, ilgim yoktu. O dans performansını çalışırken yani dans stüdyosunda yaşlılardaki özellikle göç etmiş yaşlılardaki hafıza durumlarına karşı bir ilgim başladı. Ve bunun da böyle resmen sızarak o üretime, bir şekilde kendini o üretimde inşa ettiğini gördüm. Sonra tabi bir sürü bir şey oldu, Emre ayrıldı ve bir şekilde bir kadın dansçı solosuna dönüştü. Kamola’nın da Özbekistan’dan Türkiye’ye göçmüş olması, o dönemde onun rüyalarını artık Özbekçe görmemesi Türkçe görmeye başlaması gibi biyografik birtakım örgüler işin genel içeriğini belirledi.”
Kundura Sahne ile olan birlikteliğinize gelelim, sahnede başka oyunlarda izledim ve ilk girdiğimde burayı bu şekle sokmayı nasıl düşündüler dedim. Dekorun akışkanlığı, kağıt olması hissi çok güzel geçirdi.
“Beykoz Kundura’nın dönüşümünü en başından beri takip ediyordum zaten. Dekor için de belliydi aslında bu şekilde olacağı ve bir sanatçı için öyle bir olanağının olması o niyetle orada olmak o özgürlüğünün olması bence muhteşem. Bu işin çok uzun bir yolculuğu olduğundan söz ettik. Bir buçuk yıl önce sanatta yeterlik projesi için kapalı bir jüriye sunmuştum. Sonra da bir şekilde gösteri yapmadı. Çünkü şu anda benim için var olan sahne sanatları akışına ya da yapısına girmek mümkün olmadı Türkiye'de. Orada bir dansçının büyük bir emeği var öncelikle ve neden seyirciyle buluşmuyor. O noktada tam rafa kalkacakken aslında Beykoz'a böyle bir teklifle gittim. Yerli Malı Haftasında böyle bir niyet onlarda da oluşmuştu. Bu şekilde devam ettik ve ocak ayında seyirci ile buluştuk.”
Dans boyunca Kamola’nın üstündeki kostüme dikkat kesiliyorum. Hem ona özgür bir hareket alanı sunuyor hem de anlatı ile bütünleşiyor. Bu materyalle kostümün tasarımını yapan Hilal’le Eminönü gezilerinden birinde tanışmışlar.
“Aile arşivim, aile tarihim onların yolculuklarına dair böyle beklenmedik karşılaşmalar yaşadım provalarda. Gösteride de bir o kadar yüzeye çıkıyorum, prömiyer benim için çok teknikti, çok dışarıdaydı o hislerden. Ama mesela genel provada çok hisleniyorum, zor oluyor izlemek ve bakmak. Ama orada da bir dönüşüm var, giderek daha rahatlıyor. Tabii Kamola da burada çok önemli biri onun solosu bir yandan bu iş. Dolayısıyla inanılmaz sahiplenen ve işi götürebilen biri tüm hazırlık süreçlerinden finale kadar.”
Dans, performans, 2024, 45’
Koreografi: Melih Kıraç
Birlikte Üretim ve Performans: Kamola Rashidova
Işık Tasarım: Utku Kara
Kostüm Tasarım: Hilal Polat
Müzik: Akira Rabelais, Arvo Part (Else Torp, Christopher Bowers-Broadbent, Paul Hillier)
Ses Düzenleme: Berkant Kılıçkap
Ortak Yapım: Kundura Sahne
Kamola Rashidova ile söyleşi
Hazırlık süreci 2018’den beri devam ediyor artık izleyici ile buluştu, sahnedesin neler hissediyorsun? Önce onunla başlamak istedim.
Yedi sene içerisinde ara ara yeniden bir araya gelip devam edebilmemizin tutkusunu hissediyorum. Sahnede bu sürecin anılarına alan açarak kutluyorum. Eski Tören İçin Yeni Cilt’in seyirciyle buluşmuş olması bende bir hafiflemeye sebep oluyor. Sahnedeki var oluşum benim duygusal hissimle pek bağlantılı olmuyor. Bir cilt olarak bedensel ve zihinsel motivasyonlarıma öncelik veriyorum. Sahnede beni besleyen farklı bir dünya var, seyirci de bu dünyada olup bitene tanık olan canlı kayıt.
Senin dahil olma sürecini Melih’ten dinledik ama biraz da senin tarafında bunun başlangıcı neler ifade ediyor duymak isterim.
Melih'le ortak ilgi duyduğumuz araştırma nosyonları sayesinde bir araya geldik. Ben kendi adıma Melih'in kullandığı fiziksel araştırma diline yakın hissediyorum. Sürecin kendisi oldukça yol gösterici. Beliren ve kendini açığa çıkaran yöntemler, bedenle arşivlemek ve yeniden gözden geçirmek benim keyif aldığım anlayışlar.. Bununla derinleşmeyi çok değerli buluyorum.
Melih ile dil üzerine epeyi konuştuk. Senin de Türkçe rüyalar görmeye başladığın dönem yine bu sürecin içinde olduğun döneme denk geliyormuş. Bu anadil meselesinde de yeni bir dil öğrenirken de hep şunu derler öğrenmeye çalıştığın dili rüyalarında görüyorsan artık tamamdır. Sen nasıl anlatırsın ya da hatırlıyorsun bu sürecini bizimle paylaşır mısın?
Aralıklarla farklı ülkelerde adaptasyon süreçleri yaşadım. Melih'le prova sürecinde artık Özbekçe ya da Rusça dilleri ile düşünme ve rüya görme halinden çok uzaklaşmaya başladığımı paylaşmıştım. Ara ara diller arasında kafa karışıklığı yaşadığımı hatırlıyorum. Bu deneyimim çok dilli kişiler arasında yaşanan yaygın bir hâl.