Festival günlükleri: Ayvalık Uluslararası Film Festivali Sona Erdi
Festival sona erdi ve şehre döndük.🌟 Festivalin ardından Genç Sinema programı koordinatörü ve programa katılan öğrencilerle bu deneyimin üzerine konuştuk.
Sinema bölümünde okuyan ya da üniversitelerin sinema kulüplerine üye olan öğrenciler olmak üzere, sinema alanında kendisini geliştirmek isteyen tüm öğrenciler için Ay Yapım sponsorluğunda 26 farklı üniversiteden, Ayvalık’ta yaşayanlar dahil toplam 44 öğrenci festival boyunca Ayvalık’ta yapımcılık, yazarlık, yönetmenlik, kurgu gibi farklı alanlarda profesyonel isimlerin verdiği atölye çalışmalarına katıldı, aynı zamanda festival organizasyonunun farklı alanlarında görev alarak festivalin önemli bir parçası oldular. Festivalin ardından Genç Sinema programı koordinatörü Nergis Karadağ ve programa katılan öğrencilerden Alperen Kul ve Nur Güney ile bu deneyimin üzerine konuştuk.
“Bir arada olmak ve deneyimleri konuşmak her zaman cesaret verici.”
Genç Sinema programı koordinatörü Nergis Karadağ ile söyleşi.
Nergis Karadağ, Ege Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema bölümünde lisans ve yüksek lisans eğitiminin ardından doktorasına devam ediyor ve İzmir'de yaşıyor. Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin ilk yılından beri Genç Sinema programının koordinatörlüğünü üstleniyor.Yaklaşık altı yıldır sektör deneyimine sahip olan Karadağ, film festivallerinde basınla ilişkiler, sosyal medya, koordinasyon gibi farklı alanlarda çalışmış. Tabii bir sinema öğrencisi olarak kısa filmler de çekmeye ve animasyon alanıyla ilgilenmeye devam ediyor.
Nergis sen geçtiğimiz yıl Genç Sinema programıyla Ayvalık Ekibiyle tanıştın ve bu sene festival ekibindesin. Önce geçen seneki program deneyimini sormak istiyorum, neler kaldı Nergis’e?
Ayvalık ekibi ile başka bir festivale gönüllü öğrenci olarak katıldığım sırada tanışmıştık. Festivalin ardından iletişimimiz devam etti ve ekibe dahil oldum. Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin ilkini birlikte yaptık ve festivalde Genç Sinema Koordinatörü olarak genç arkadaşlarımla birlikte festival heyecanını yaşadım. Geçtiğimiz yıl da sinemasever arkadaşlarımızla birlikte sinema atölyelerine katıldık ve festivale her alanda destek verdik. Benim için geçtiğimiz yıldan kalan en değerli şey öncelikle farklı ilgi alanları olan arkadaşlarımla tanışmak ve fikir yürütmek oldu. Çünkü festivalde görev alarak destek olmanın yanı sıra filmler izledik ve sektör profesyonellerinin katıldığı atölyeler sayesinde sinema tartışmaları yürütebildik. Böylece Genç Sinema programı benim için tanışmanın, gelişmenin, sinema sevgisinin ve güzel dostlukların alanı oldu. Arkadaşlarımızla iletişimimiz sürüyor, birlikte yeni fikir ve projeler üretmek üzerine buluşuyoruz. Kısacası benim için Genç Sinema Programı gelecekte yeni şeyler yapabilmek üzere bir tanışma ve başlangıç noktası.
Bu sene programın koordinatörü sensin gönüllülerle iletişimini benim de gözlemleme fırsatım oldu. Olumlu etkisini de gördüm. Program senin için nasıl geçiyor? Senden bir dinlemek isterim.
Bu yıl Genç Sinema programı 26 farklı üniversiteden öncelikli olarak sinema bölümleri, sinema toplulukları ve farklı disiplinlerden gelen katılımcı arkadaşlarımla birlikte oldukça çeşitli bir alana dönüştü. Genç arkadaşlarımla katıldığım sinema atölyeleri ile öğrendik, deneyimlerimizi aktardık ve birbirinize de yeni şeyler öğrettik. Bununla birlikte sahada çalışarak bir festivalin nasıl işlediğini de görmüş olduk. Benim için programın en güzel taraflarından biri kısa süre içinde tanıştığımız insanlarla bir ekip ruhu yakalamak ve sinemaseverlik ortak paydasında buluşmak. Örneğin, ilk günlerde sinemalarda görev alarak bizlere destek olan ve öğrenen arkadaşlarımın son günlerde sinema mekânlarını, yaptıkları şeyleri sahiplendiğini ve kendilerini festivale daha çok ait hissettiklerini gördüm. Dolayısıyla festivalimiz öğrenciler ile birlikte çok daha güzel.
Sayenizde benim de gönüllülerle benim de iletişim kurma şansım oldu. Bir gözlemimi paylaşıp senin de fikrini almak istiyorum. Festivalin ilk günlerinde sektördeki genel “yapamazsın, zor bu işler” sözünün getirdiği yükü gün geçtikçe omuzlarından attıklarına dair bir gözlemim oldu. Bunda programın da etkisi fark ediliyor tabii, senin fikrin nedir bu konuda?
Yükün azaldığı fikrine kesinlikle katılıyorum. Programın adının Genç Sinema olmasının nedeni genç ve sinema ile ilgilenen arkadaşlarımızla buluşmak. Bu durumda Ayvalık Uluslararası Film Festivali çoğu arkadaşımızın ilk festival deneyimi oluyor. Burada filmlerin nasıl gösterildiğini ve işin arka planını öğrenmenin yanı sıra sektörden katılımcılarla tanışarak cesaret kazanıyorlar. Bir film yapmanın zorlukları ve bu zorlukların nasıl aşılabileceği atölyelerimizde en çok konuşulan konulardan biri. Film yapmış insanlardan deneyimleri duymak hepimizi heyecanlandırıyor. Çoğu arkadaşımdan senaryo fikirleri duyuyorum ve genelde festivalin sonları doğru film çekme hevesiyle buradan ayrılıyorlar. Bir arada olmak ve deneyimleri konuşmak her zaman cesaret verici. Ayrıca Genç Sinema Programına katılmış arkadaşlarımıza Seyir Derneği olarak her zaman destek vermek ve yeni fikirleri duymak istiyoruz. Kısacası birbirinden cesaret olan bir ekibiz ve yeni projelerde birlikte olma hedefimiz var.
“Hemen hemen hepsinin filmlerinden önce bizle aynı kaygıları paylaştıklarını görmek ve bunların da aşılabilir olduğunu görmek beni oldukça umutlandırdı.”
Genç Sinema programına katılan öğrencilerden Alperen Kul ve Nur Güney ile deneyimleri üzerine konuştuk. 👀
📌 Alperen, Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümünde 4. sınıf öğrencisi ve İstanbul'da yaşıyor. Farklı gönüllülük deneyimlerinin yanı sıra 2 senedir de Documentarist'te gönüllü olarak çalışıyor. Sinemayla da yakından ilgilenen Alperen, Boğaziçi Üniversitesi’nde Can Candan'nın Documentary Cinema in Turkey dersini de almış.
📌 Nur, Anadolu Üniversitesi'nde Sinema ve Televizyon Bölümü öğrencisi. Eskişehir'de yaşayan Nur aynı zamanda çeşitli gönüllülük projelerinde de rol alıyor.
Programa kabul alınca ilk ne hissettiniz? Buraya gelirken nasıl bir motivasyon içindeydiniz benimle paylaşır mısınız?
Alperen: Ayvalık Uluslararası Film Festivaline kabul almak benim için oldukça heyecan vericiydi. Festivaller zaten genel olarak biraz gerçek dünyayla kopup senle filmlere ortak tutkular duyan insanlarla beraber izole olduğun yerler oluyor. Benimle kalbi benzer çarpan öğrencilerle Türkiye’nin en güzel bölgelerinden olan Ayvalık’ta birkaç günlüğüne ayrı bir dünyaya ışınlanmak, filmlerin içinde izole olmak da bu heyecanımın hakkını verdi. Motivasyonum da bu seçkiyi oluşturan yönetmenlerin ve diğer film emekçilerinin bu filmleri nasıl yarattıklarını görmek, onlardan farklı bakış açıları edinebilmek, diğer öğrencilerin fikirleriyle birbirimizi beslememiz ve tabii ki izleyici olarak da keyif almaktı. Geçtiğimiz günlerde bunların hepsini bol bol yapabildik.
Nur: Kabul aldığımı ilk öğrendiğimde heyecanlandım ve mutlu oldum. Festivallerde çalışmayı sevdiğim için ve çalışmak istediğim bir festival olan Ayvalık Uluslararası Film Festivali’ne gelirken, yeni arkadaşlıklar, yeni çalışma disiplinleri ve sektörden insanlarla bir araya gelmenin motivasyonu ile yola çıktım.
Sinema özelinde ileride neler yapmayı düşünüyorsunuz?
Alperen: İnsan hakları, toplumsal adalet gibi konular üzerine çalışan bir belgesel yönetmeni olmak çok istiyorum. Festivalde “Boşlukta” ve “Sıla Hasreti” filmleri izlerken yönetmenlerin bir salon dolusu izleyiciyi aynı anda işçi hakları, mübadele ve göç gibi konuları düşündürebilmeleri, bu insanların hislerini bizle paylaştırabilmeleri ve bunu sanatla yapabilmeleri çok etkileyici, çok güçlü geldi. Bunu öğrenebilmek ve bir gün yapabilecek olmak umudu benim için sinemayı anlamlı kılıyor.
Nur: Sinema alanında ileride yüksek lisans eğitimimi tamamlayıp, akademik olarak kendimi geliştirmeyi hedefliyorum. Aynı zamanda senaryo alanında da ilerlememi sürdürmek istiyorum.
Ben de derslerin bir kısmına gözlemci olarak katıldım ve gördüğüm kadarıyla sizin kuşakta bu sektöre dair en çok soru önyargılar üzerine geldi. Sizin böyle bir önyargınız var mıydı? Program sayesinde bu fikrim değişti dediğiniz bir konu var mı? Paylaşabilir misiniz?
Alperen: Benim açıkçası sinemaya çok ciddi bir ekonomik olarak sınıfsallık önyargım vardı, hala da bazı noktalarda var. Ama bu festival sırasında yönetmenlerin filmleri esnasında kullandıkları yaratıcılığı konu filmlerini fonlamaya geldiğinde de kullanabildiklerini gördüm. Belgesellerini yaratma ve çekme sürecinden yaşadıkları zorluklar, bu zorlukları nasıl aştıklarını ve bütçe sıkıntılarına nasıl çözümler getirdiklerini duydukça filmleri benim için daha da anlamlı ve katmanlı olmaya başladı. Hemen hemen hepsinin filmlerinden önce bizle aynı kaygıları paylaştıklarını görmek ve bunların da aşılabilir olduğunu görmek beni oldukça umutlandırdı. Hatta bana ilk defa ilerleyen 1-2 yıl içerisinde “benim de filmim yayınlanabilir, ben de bir şeyler çekip deneyebilirim aslında” dedirtti.
Nur: Festivalde atölyelere katıldığımda önyargılar üzerine soru sorulmasının sebebinini sektörde bazı gerçeklerin üstü kapalı şekilde kalmasından kaynaklı olduğunu düşünüyorum. Sektörden insanlarla karşılaştığımızda bizimde bu üstü kapalı olan gerçekleri birebir sorma şansımız oluyor. Benim film süreçlerinde, yapım aşamaları hakkında önyargı olmasa da nötr olan düşüncelerim vardı. Workshoplar sayesinde nötr olan düşüncelerim şekillendi.
Festival süresi boyunca sahada öğrendikleriniz neler oldu?
Nur: Festival boyunca grup olarak hareket etmeyi, sorumluluğu, insanlarla iletişim kurmayı ve sektörden insanlarla tanışarak onlarla ileriye dönük olacak şekilde ilişkiler kurmayı öğrendim.
Alperen: Bir filmin fikrinin ortaya çıkışının, yazılışının ve hayat buluşunun sahada, ve özellikle Türkiye örneğinde nasıl bir süreç olduğunu farklı atölyeler ve söyleşilerle keşfettim. Bununla birlikte festivale gelene kadar bu süreçlerin her film için belli bir yapıda ve sırayla ilerlediğini sanıyordum. Ama yönetmenlerden nasıl ilerlediklerini ve bu sürece nasıl baktıklarını dinledikçe aslında genel takip ettikleri bir yapı olsada her filmin kendi içinde sonucu gibi özgün de bir yolculuğu olduğunu gördüm.
Unutamadığınız bir anınız, festivalin tanışmanıza vesile olduğu bir yönetmen var mıdır?
Alperen: Somnur Vardar’la tanışmak benim için çok ufuk açıcı oldu. Festivalin öncesindeki birkaç ay boyunca video haber yapmak ve belgesel çekmek arasında bocaladığımı, ikisinden birinde ilerlemek zorunda olduğumu ve aklımın hep diğerinde kalacağını düşünüyordum. Somnur Vardar’la tanıştığımda aslında kendisinin gazetecilik ile belgesel sinema arasındaki çizgiyi soyutlaştırdığını, ikisinin de beraber yapılabileceğini hatta yer yer bir araya gelebileceklerini gördüm. Dünyayla derdi, kavgası ve iyiye götürme arzusu benzer bir yönetmenle tanışmak, ikilemlerimin aslında çok da ikilem olmadığını görmek kaygılarımı dindirdi. Benim için festivalin en unutulmaz yanı bu oldu.
Nur: Unutamadığım festival anıları, buradaki arkadaşlarımla özellikle çalışırken geçirdiğimiz yorgun, heyecanlı, ve telaşlı anlardan bazen de festivalde beraber eğlendiğimiz anlardan oluşuyor. Burada daha sonrasında da arkadaşlığımı sürdüreceğim insanlarla tanıştım. Özcan Alper, Somnur Vardar, Nur Akalın gibi yönetmenlerle birebir konuşma ve tanışma fırsatım oldu.
🎧 Üretim Kaydı’nın 3.sezonunda Karanlık Gece filminin yönetmeni Özcan Alper ile filmin üretim sürecini konuşmuştuk, bağlantıdan bölümü dinleyebilirsiniz.
👀 Yönetmen Somnur Vardar’ın son belgesel filmi Boşlukta, inşaatlardan bize kalan boşluklara odaklanıyor. Bu yaz Vardar ile yaptığımız söyleşide “Her seyirci aslında kendi filmini izliyor” demişti. Söyleşiyi bağlantıdan okuyabilirsiniz.
💌 Bir sonraki sayıda görüşmek üzere.