Kuşatmalara direnmek "Büyük Kuşatma" | Sinan Kesova
Üretim Kaydı’nın bu bölümünde konuğum, yönetmen Sinan Kesova ile çocukluk oyunlarından, aile ziyaretlerinden ilk uzun metraj filmi Büyük Kuşatma'nın setine uzanan, üretim yolculuğunu konuşuyoruz.
Merhaba,
Yılın ortasını hatta orta çizgiyi de biraz geçtik. Üretim Kaydı’nın doğum günü yaklaşıyor. 🎂 Benimki ise geçti bile.
Bu bölümde konuğum yönetmen Sinan Kesova ile ilk uzun metraj filmi Büyük Kuşatma’nın üretim sürecini konuştuk. Film, hayatımızda ölümle açılan boşlukların “bir kuşatma”yla nasıl dolabileceğini gösteriyor. Berna’nın ani ölümüyle eşi Macit, yıllardır bakmadığı yerlere bakmak zorunda kalıyor.
Bir ilişkide zaman geçtikçe yalnızca mesafeler değil, sessizlikler de büyüyor. O sessizliğin içine ne koyduğumuz ise geri dönüp yüzleşeceğimiz şeylerin birer puzzle parçası oluyor.
Uzun zaman sonra şehirde ve şehirli olmaya dair bir film izlediğim için sevinirken, filmin mekânlarından birinin mezun olduğum üniversite olmasıyla düşünce dünyam da katmanlandı. Buna dair merak ettiklerimi de sormaya ihmal etmedim, tabii.
Bu bölüm mayıs ayında yayınlanmış olsa da buraya ancak taşıyorum. Yazın burada farklı seriler ve konuk yazarlarla üretimin hâllerini konuşmaya devam etmeyi diliyorum.
Ece
Sinan’ın bağımsız sinema anlayışını ve Vigo Film çatısı altında şekillenen kolektif üretim deneyimlerini kayıtlara geçirirken, Büyük Kuşatma, filminin mekân seçiminden oyuncu kadrosuna, sanat yönetiminden görüntü yönetimine ve kurgu sürecine dair her detayı ele alıyoruz. Bu bölümde, bir filmin nasıl "kuşatmaya" dönüşebileceğini, bu kuşatmalara nasıl direndiğini ve bağımsız film yapımının tüm zorluklarına rağmen nasıl bir üretim manifestosuna dönüşebileceğini birlikte deneyimliyoruz.
Bu sezon kayıt tuşuna HOPE Alkazar’da basıyoruz. Kayıttayken güldüğümüz anlar işte burada. 👀
Büyük Kuşatma filmi hakkında
Ünlü bir akademisyen olan Berna Tuna’nın ölümü, kocası Macit için geçmişteki hatalarıyla yüzleşmek ve yıllardır ihmal ettiği kızı İpek’le ilişkisini pekiştirmek için bir fırsattır. Oğlu Alp’in annesine olan bağlılığı, bu yeniden başlangıç ümidini bir sınava dönüştürecektir.
Sinan, filmin sanat yönetiminde dikkat ettikleri noktaları bizimle paylaştı. Filmin sanat yönetmeni Natali Yeres ile birlikte aldıkları kararları da kayıtlara geçirmiş olduk.
Aslında orada yine oldukça ekonomik davranmak zorunda kaldık. Sıfırdan, tamamen bizim yarattığımız bir alan değildi; öyle bir imkânımız yoktu çünkü. Yani, “dört duvarı komple boyayalım, istediğimiz mobilyaları döşeyelim” gibi bir lüksümüz olmadı. Dolayısıyla elimizin altında ne varsa, “mekânın kendisinde olmasa bile” oldukça küçük dokunuşlarla müdahale etmeye çalıştık. Bu noktada hem senaryo sürecinde benim için, hem de Arda için bu yaklaşım belirleyici oldu diyebilirim.
Senaryo aşamasında, özellikle bir ilk filmi finanse etmeye çalıştığınızda, biraz daha ağdalı bir şekilde yazmak, betimlemelere daha çok yer vermek faydalı olabiliyor. Bu bir yandan da iyi bir egzersiz aslında; çünkü sahnede hangi aksesuarların olması gerektiğini düşünmek sizi üretime daha somut hazırlıyor. Zaten az çok bir sinema geçmişiniz varsa, neyi temin edip edemeyeceğinizi de az çok biliyorsunuz.
Natalie ise bu konuda gerçekten çok yetkin birisi. Çalıştığı projelerden dolayı da oldukça deneyimli; bir mekanı sadece bir abajurla, bir tülle tamamen başka bir havaya sokabiliyor. Karakterlere, özellikle de Macit’e dair detaylarda, zaten neyin olması gerektiği konusunda benim de kafam netti. Ama mesele biraz da hangilerini hayata geçirebildiğimizdi.
Örneğin Macit'in konumu ve yaşı itibariyle pahalı bir saat takması gerekiyordu. Natalie’yle konuştuk, o da birkaç saat getirdi. Fakat bunlar imitasyondu ve bana göre beş kilometreden anlaşılıyordu. Bu da beni biraz tedirgin etti. Aynı durum takım elbiselerde de vardı. Vakko’dan takım elbise alma şansımız yoktu elbette. Görüntü olarak daha ‘iyi’ duran bazı takımlar aslında daha ucuzdu, ama sette daha pahalıya mal olanlar daha ucuz görünüyordu. O yüzden onlardan vazgeçtik. Saat ya da takım elbise gibi detaylar ister istemez kamera açılarını bile etkiledi. Belki saatin takıldığı kol yerine diğer yandan çekim yapalım gibi çözümler geliştirmek durumunda kaldık.
🌟 Sinan, seni üretim üzerine düşündüren bir kitap var mı? Sorusunu yanıtlıyor.
Bölümün tamamını tüm podcast mecralarından dinleyebilirsiniz.
Bu bölümün bireysel destekçileri Armağan Lale, Beyza Çalıkoğlu, Çağıl Bocut, Pınar İlkiz, Pınar Öcel’e ve kurumsal destekçimiz Yedi Yapım’a destekleri için teşekkür ederiz.