Müzisyenlerin üretme hakkını savunmak "Kreşendo" | Beril Sarıaltun
Üretim Kaydı'nın bu bölümünde konuğum Kreşendo'nun kurucu direktörü Beril Sarıaltun.
Herkese merhaba,
Uzun zaman sonra bir set ziyareti yaptım! Bünyem gerçekten setleri çok özlemiş. Tabii ziyaret ettiğim gibi tatlı olanından. Kayıtlara geçsin, Melik Kuru’nun ilk filmi İsimsiz Eserler Mezarlığı setini ziyaret ettim. Filmin müzikleri Simge Pınar ve Efe Demiral’dan, oyuncular ise yine Üretim Kaydı ahalisinde Manolya Maya ve Ekremcan Arslandağ.
Gelelim haftanın bölümüne, yeni bölümde konuğum Kreşendo'nun kurucu direktörü Beril Sarıaltun. Beril ile yola Kreşendo adı ile devam eden oluşumu, Benim Şehrim Benim Sesim projesinin üçüncü edisyonunun Balkanlar'a uzanan sürecini ve festivalin ayak seslerini konuştuk.
Takvimler Ekim 2021’i gösterirken Kreşendo bülteniyle tanışmıştım. Üretim Kaydı’nın bülten formatıyla da üretmeye başlamasının bebek adımları zamanıydı, Kreşendo’yu kendine kız kardeş bilmişti. Daha sonra festivalle tanışmış bu festival bizim demiştim!
Geçtiğimiz yıl ekim ayında festivalin medya sponsorları arasında yer alıp Simge Pınar’ın eşlik etmesiyle bir atölye gerçekleştirmiştik. Bugün ise Beats By Girlz Türkiye yeni adıyla karşımızda Kreşendo.
🎶 Kreşendo, bir müzik eserinde gerçek anlamda seslerin daha da veya gittikçe güçleneceğini belirten harekettir.
Hem sahnede hem sahada bir direktör olan Beril Sarıaltun’u tanıyalım
Kreşendo’nun kurucu direktörü Beril Sarıaltun, Boğaziçi Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünden mezun oldu ve aynı üniversitede film sertifika programına devam etti. Yüksek lisans eğitimini ise Berklee College of Music’te Elektronik Müzik ve Ses Tasarımı bölümünde tamamladı. Müzisyenliğin yanı sıra ses tasarımcısı, besteci ve yapımcı olarak da farklı projelerde yer alan Beril, müzik endüstrisinde alternatif sesleri ve çağdaş yaklaşımları destekleyen plak şirketi BGST Records'un kurucuları ve yapımcıları arasında yer alıyor.
Çocukken müzikle ilgin ve aran nasıldı? diyerek podcast’e başlıyoruz.
“Çocukken müzikli bir ailede büyüdüm. Özellikle anne tarafımda enstrüman çalan insanlar çok fazlaydı. O yüzden müzikli gecelerimiz oluyordu, büyük sofralar ve bol bol rakı içilen... Müziğin yapıldığı, insanların şen şakrak şarkı söylediği bir dönem olarak hatırlıyorum.”
"Pandemi döneminde, podcast için ses tasarımı yapmaya başladım ve bu, bana ilk kez gerçekten profesyonel bir iş yaptığımı hissettirdi. Türkiye'de bu alan pek gelişmiş olmadığından, yurt dışında genelde beş kişinin yaptığı işi tek başıma yaptım ve bu sayede alana dair pek çok şey öğrendim. Bu deneyim benim için iyi bir başlangıç oldu. Ancak zamanla müzisyen olarak bir şeyler yapmak istediğime daha da kesin bir şekilde karar verdim. Her şey bir yana, müzik benim için bambaşka ve çok özel bir yer aldı."
Beats By Girlz nasıl Kreşendo’ya evrildi? Neden bu isim?
Öncesi: Geçmiş hayatımı düşündüğümde, beni müzisyen olarak yetersiz hissettiren neydi? Hangi noktalar geri planda durmama sebep oldu? Yetenekli bir müzisyen olduğumu düşünmeme rağmen, adım atmakta zorlanıyordum. Girişimci bir yapıya sahip olduğum için, bu konuda bir girişim yapmaya karar verdim. Berklee’den bir hocam vardı ve onun global ağı olan Beats by Girlz ile iletişime geçtim. Bu ağı Türkiye’de kurmak istediğimi söyledim ve çok mutlu oldular. Haziran 2021’de, müzik prodüksiyonu alanında genç kadınlara eğitim veren bir organizasyon olarak kuruldu ve ben tek başıma insanlara eğitim vermeye başladım. Bildiklerimi aktarmak için Sivil Düşün’den destek aldık ve çevrimiçi bir lansman yaptık. Müzik prodüksiyon eğitimleri vermeye başladım ve herkese mail atarak birlikte çalışmak istediğimi söyledim. İstanbul kültür sanat piyasasından kimseyi tanımıyordum ve BGST’de yapımcılık yapmama rağmen, yeni bir sayfa açmak istiyordum. Hiçbir network kullanmadan, sıfırdan insanlarla iletişime geçtim ve hayatım sanki yeniden 25 yaşındaymışım gibi yeniden başladı. Sonra dedim ki bu alanda bir şey yapmam lazım. O dönem başladığımızda, genç kadınları destekleyen bir müzik ve teknoloji girişimi olarak tanımlıyorduk. Ancak zamanla Beats by Girlz ismi ve global marka bize yetmemeye başladı. Müzik prodüksiyonu eğitimlerinin üçüncü ayında gönüllü bir ağ kurmayı düşündüm. Eğitimlere katılan 90 kişiyle tek tek görüştüm ve müzik kariyerlerinde ne yapmak istediklerini öğrendim. Pandemi olmasa bunu yapamazdım, çünkü çok fazla boş vaktim vardı.
“Beats by Girlz Türkiye'yi kurduk. Üçüncü ayda, insanlar yeteneklerini paylaşmak istediklerini söylediler. Bu iyi niyetli çaba, insanlarda iyilik olduğunu gösterdi. Sevgili Ezgi Karadayı ile birlikte çalışmaya başladık ve uzun süre maaş almadan çalıştık. Kreşendo Bülten'i çıkarmaya başladık ve Ezgi editörlüğünü üstlendi. İlk yıl para kazanmak için yola çıkmamıştık ama sürdürülebilir bir yapı oluşturmak için kaynak yaratmamız gerektiğini anladım. 2021'de başladığımızda, arkadaş ve dost çevresiyle ilerledik. İkinci festivalimizi yaptığımızda, bu işte başarılı olduğumuzu anladım. Beats by Girlz yerine, cinsiyetsiz bir isim olan Kreşendo'yu tercih ettik. Kreşendo, insanlara güç katıyor çünkü temelde umut veriyor ve kendisi de zaten yükseliyor, yükseliyor, yükseliyor. Toplumsal cinsiyetten yola çıkarak başlayan bu girişim, ana akım bir girişim olma yolunda ilerliyor. Farklı eşitsizlik biçimlerine de değinmek istiyoruz ve müzik sektörüyle ilgili bu hedefimizi ismimizle yansıtmak istedik. Türkiye'de bilinen bir müzik organizasyonu olmayı amaçlıyoruz.”
“Beats by Girlz global ağının üç yıl sonrasına hızlıca atlıyorum. İsmin değişmesi gerekti çünkü hem yasal sebepler vardı hem de "girls" dediğinde çok genç kızlar ve "beats" denince sadece elektronik müzik akla geliyordu. Globalde bu isim yeterli değildi. Bu yüzden ya yeni bir uluslararası isim seçecektik ya da başka bir yola girecektik. Beats by Girlz, We Make Noise oldu. İkinci festivalimizi düzenlediğimizde, bu işi gerçekten başardığımıza ikna oldum. Çünkü burayı ben kurdum ve hala aynı hislere sahibim. Müzik sektöründe yapmak istediğim çok şey var ve bu isim benim vizyonumu gelecekte yansıtmayacaktı. Erkeklerin de dahil olduğu ana akım girişimler gibi değil, toplumsal cinsiyetten yola çıkan ve farklı eşitsizlik biçimlerine değinen bir girişim olmak istiyoruz. Bu yüzden cinsiyetsiz bir isim olan Kreşendo'yu seçtik. Ekibin tamamı kadınlardan oluşuyor ve İstanbul’da yarattığımız değer en güçlü yanımız. Kreşendo, insanlara umut ve güç veren, sürekli yükselen bir isim. Türkiye’de bilinen bir müzik organizasyonu olmayı amaçlıyoruz. Ezgi ile sohbet ederken bulduğumuz bu isim, aslında bizden çıktı ve globalle ilişkimizi değiştirdi.”
Benim Şehrim Benim Sesim projesi, kadın müzisyenlere yaşadıkları şehri yorumlama imkanı sağlıyor. Stüdyo kimi zaman eril bir dünya olabiliyor bu projede siz bir yandan da onlara stüdyoda yoldaş oluyorsunuz. Üçüncü edisyonda Balkanlar’a gittiniz. Bu Balkan yolculuğunu senden dinlemek istiyorum. Nasıldı?
“Bizim için çok önemli bir eşik oldu. Çünkü ilk defa global ölçekte proje yapmış olduk. Bence o anlamda kritik. Global perspektifle de uyuşması için Balkanlar’daki müzisyenler buluşmak, bizim de hep istediğimiz bir şeydi. Balkanlar’a açık çağrı yaptık ve bu bunun ölçeğini hayal bile edemiyordum. O yüzden bayağı farklıydı. O bambaşka bir süreç oldu ama güzel oldu bizim için de çünkü o sound'u görüyorsun, o dünyayı görüyorsun. Şunu söyleyebilirim, Benim Şehrin Benim Sesim’de seçtiğimiz şehirler hep benim geçmişte üniversiteden, uzmanlık alanım olan veya bir nebze de olsa bildiğim şehirlerdi. Diyarbakır’da ben bir dönem saha araştırması yapmıştım. İzmir’de de öyle. Oradan çıkabilecek şeyleri biliyordum ama Balkanlar’da öyle değildi. Çünkü açıkça söyleyebilirim ki, müzisyenlerden bazen deli gibi öneriler gelebiliyor bazen de hiç güzel olmayan öneriler gelebiliyor. Bunu kibarlıkla düzeltmek gerekiyor. O yüzden de onun müzik kültürünü iyi bilmek gerekiyor. Balkanlar’da da yine biraz bilgim vardı. Üniversitedeyken ilk yılımda Üsküp’te müzik kültürüyle alakalı bir çalışma yapmıştım ama yine de bambaşka bir deneyim oldu bizim için.”
"Bizim için çok önemli bir eşik oldu. Çünkü ilk defa global ölçekte proje yapmış olduk. Bence o anlamda kritik. Türkiye'de yaptığımız projeyi yabancı bir dilde yürüttük. İngilizce ilerledi program, o da önemliydi. Belgrad'a gittiğimiz zaman stüdyo kayıtlarında 4 dil konuşuluyordu. Ortak iletişim için İngilizce konuşuluyor, biz kendi aramızda Türkçe konuşuyoruz. Balkanlar’da da herkes başka dil konuşuyor, biri Sırpça konuşuyor, biri Boşnakça konuşuyor orada herkes birbirini anlıyor bir şekilde. Bu kısmı da bayağı zorlayıcıydı bizim için ama çok güzel oldu."
Seni ofisinde yakalamışken bugün masanda halledilmeyi bekleyen iş nedir? Festivalle ilgili neyi çözeceksin?
“Biz festivalde dinleyicilerin de farklı isimleri dinleme hakkını savunuyoruz. Bütün festivaller ücretsiz olmalı gibi bir şey söylemiyorum. Biz de festival programlamasının bir kısmını biletli yapmaya çalışıyoruz ve kamusal programını daha da güçlendirmeye çalışıyoruz. İstanbul’da pek çok festival var. On tane festival var bir tanesi de % 60 ücretsiz olsun ya! Ne olacak ki! Bence belediye bu kadar ücretsiz etkinlik yapmaktansa daha çok böyle şeyleri teşvik etmeli. Benim masamdaki en büyük konu bu festivalin finansal gücünü kurabilmek. Kendi organizasyonum içinde sürdürebilir bir model kurmak. Bu yapılabilir ama çok zor bir şey. Bunu yapmaya çalışıyorum. Bugün masamda başka ne var? Ben sürekli kaynak arıyorum. Benim masamda her zaman bir kaynak arama meselesi vardır.”
Podcast’i Spotify üzerinden dinleyebilirsiniz.
Önümüzdeki hafta 👀
Kreşendo sunar: Müzik Yolculuğunun Peşinde, sizi birlikte dinlemeye, ilham almaya ve üretmeye çağırıyor! 💜
Etkinliğimizin ilk oturumunda Nova Norda ile gerçekleştireceğimiz söyleşinin ardından ikinci oturumda ise dileyen katılımcıların demo kayıtlarını birlikte dinleyerek birbirimizden güç alıyoruz. Kayıt formu için tık tık.
“Dirmit durur mu? Durmuyor.” Gönlünü ordan oraya gezdiriyor.🕊️🤍
Harbiye Açık Hava ile başlayan açık hava gösterimlerinde Dirmit kızı izlemek için lütfen tarihleri not edin.💌 Haftaya görüşmek üzere.
Bu bölüm de çoookk güzeldi, dinlemek ayrı, okumak ayrı güzel bence. Şu kaynak araştırma ve geliştirme kısmı çok ilgimi çekti. Sanırım mevcut olarak uzun yıllardır işleyen bir yerin çatısı altında olmadan, bağımsız bir şekilde iş yapanların en zorlandıkları konu. Tutkulu hissettiğimiz, merakımızın sönmediği konularda üretmek gerçek hayatla yüzleşince finansal durum kritik bir nokta hâline geliyor.