Sezonu açtık! Üretim Kaydı, Ayvalık Film Festivali'nde 👀
Yeni yıl sizin için de eylülde mi başlıyor?
Herkese merhaba,
Ağustos böceği misali yatmak istediğim yazın son ayının tamamı, eylül hazırlıklarıyla geçti. Güzel de oldu.👀 Üretim Kaydı ile yeni tanışanlar için tekrar hatırlatalım burası üretmenin hafızasına birlikte çıktığımız bir yolculuk. Ağustos 2020’de podcast olarak yayın hayatına başlamıştı. 4. sezonunun ilk bölümü Ekimde Postane’nin prodüksiyon desteği sayesinde sizlerle buluşacak. İki haftada bir her cumartesi podcast bölümleriyle podcast olmayan haftalarda ise söyleşilerle burada buluşacağız.💌
Festival zamanları ise böyle sürpriz sayılarla festivalin kaydını tutacağız. 🌟
👀 Bu sayıda Ayvalık Uluslararası Film Festivali’nin programından izleme önerileri ve festivalin direktörü Azize Tan ile söyleşimi okuyacaksınız.
Festivalin direktörü Azize Tan ile söyleşi
Ayvalık Uluslararası Film Festivali logosu Poyraz rüzgârından, denizdeki dalgalardan ve Ayvalık’ın tarihi mirasından ilham alıyorken geçen sene olduğu gibi bu sene de afişte Ayvalık’tan bir sanatçıya yer verildi. Bu seneki işin nasıl ve neden seçildiğini sizden duymak isterim öncelikle.
Çok sayıda festival düzenleniyor ve biz bu festivaller arasında Ayvalık’ın farklı bir karakteri olduğunu ve düzenlendiği şehirle olan bağını vurgulamak istiyoruz. Mimarisi, tarihi, kültürü, mutfağıyla bir cazibe merkezi burası. Ayvalıklı ya da Ayvalık’a sonradan yerleşmiş çok sayıda sanatçı var. Tunca da bunlardan biri. Tunca’nın “Bedbahtlıklar ve Yeni Hazlar” adlı kişisel sergisine ait bir eserinden ilhamla görsel tasarımını Erdem Yılmaz’ın hazırladığı afiş bu sene festivalin tanıtımı için kullanılıyor. Afişte kullanılan resmin de çok ilginç bir hikâyesi var.
Afişte yer alan eserde Tunca, yıllar önce düzenlenen bir mezatta karşısına çıkan ve 1880’li yıllardan itibaren Berlin’de hatıra kartpostalları üreten Georg Gerlach’ın stüdyosunda çekildiği anlaşılan bir fotoğraftan yola çıkmış. Fotoğraflarda Sabri Mahir adıyla yer alan yıllar içinde Der Schreckliche Türke (Korkunç Türk) ve Der Gegen Vier Männer Kämpft (Dört Kişiye Karşı Dövüşen) lakaplarıyla tanınmaya başladığı anlaşılan Mahir’in bir boks stüdyosu açtığı ve hatta Bertolt Brecht, Egon Erwin Kisch, Vladimir Nabokov gibi isimleri ağırladığı, stüdyonun da bir anlamda edebiyat tartışmalarının gerçekleştiği bir salon niteliği kazandığı söyleniyor. Hatta bu stüdyoda, Mahir’in Vicki Baum ve Marlene Dietrich gibi isimlere antrenörlük yaptığı da fotoğraflarla desteklenebilen yazılı tarihe geçiyor, ancak bir noktadan sonra bilgiler mitolojiye dönüşüyor. 1890 yılında Diyarbakır’da doğduğu düşünülen Mahir’in hikâyesini öğrenmek ve eseri yakından görmek isteyenler için eser, festival boyunca Küçük Han’da yer alan Yuri GastroBar’da sergilenecek.
Festival bu sene beş mekâna yayılırken festivalde hem yerli hem de yabancı film seçkisi yer alıyor. Festival, “şehir ve festival birbirini nasıl tamamlayabilir” sorusuna cevap bulmayı hedefliyor. Bu sene şehirde festival özelinde neler deneyimleyeceğiz?
Öncelikle Ayvalık’ın karakterini yansıtan mekânlar kullanmaya çalışıyoruz. 14 Eylül’de Todd Haynes’in son filmi Bir Skandalın Peşinde’yi göstereceğimiz ve Mey|Diageo’nun “Yeni Bir...” Ödülü’nü kazanan filmi açıklayacağımız açılışımızın ardından 15-19 Eylül arasında film gösterimlerimiz Ayvalık Belediyesi Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi’nde, Sanat Fabrikası ve ASKEV Sera’da gerçekleşecek. Vural Sineması, bugün sinema olarak kullanılmasa da uzun yıllar Ayvalık’ta bağımsız bir salon olarak hizmet vermiş. Festival boyunca burayı tekrar sinema olarak kullanmaktan dolayı mutluyuz. Sanat Fabrikası ve ASKEV Sera da Ayvalık mimarisini yansıtan mekânlar. ASKEV Sera’nın bahçesi çok güzel, Küçük Han da yeni restore edildi ve festival merkezimiz olarak işlev görecek. Kraft da festivalde konuşmalara ev sahipliği yapacak. Bu mekânlarda Tràn Anh Hùng, Aki Kaurismaki, Ken Loach, Nanni Moretti, Christian Petzold gibi usta yönetmenlerin son filmlerinin yanı sıra Nasıl Seks Yapacağız?, İnşallah Erkek Olur, Vurgun Yemek gibi ilk filmlere de yer vereceğiz. Vurgun Yemek filminin yönetmeni Matijn de Jong da festivalde konuğumuz olacak. Kadınlar Nasıl Başarıyor? Adlı bölümümüzde Kim Mihri, Düet ve Hatice belgeselleri gösterilecek. Ayrıca Eski Köylü Pazarı’nda her gece ücretsiz gösterimler yapıyoruz. Yazlık sinema geleneğini canlandırmak istiyoruz. Geçen yıl bu gösterimlerimiz büyük ilgi gördü, bu filmlere denk gelen bazı turistler Ayvalık’taki tatillerini uzatıp festival sonuna kadar kalmaya karar verdiler. Bu yıl 15 Eylül’de Oregon ve Kadıköy’ün En İyi Falcısı gösterimlerini burada yönetmen ve oyuncuların katılımıyla gerçekleştireceğiz örneğin. 16 Eylül’de Maffy’s Jazz gösterimine paralel Sibel Köse-Kürşad Deniz konserimiz olacak. “Sinemanın Malzemesi” başlıklı konuşma dizimizde oyuncu Tilbe Saran, kurgucu Çiçek Kahraman ve görüntü yönetmenleri Roy İmer ve Florent Herry konuşacaklar. İzleyiciler programın detaylarına www.ayvalikff.org adresinden ulaşabilir.
Benim en ilgimi çeken Genç Sinema Programı, Türkiye’nin dört bir yanından gelecek öğrencileri festivalde ağırlıyor. Başvuran adaylar arasında yapılan değerlendirmeler sonucunda programa öğrenciler kabul ediliyor. Bu festivalin gönüllülerine verdiği kıymeti gösterirken büyük bir eksikliği de dikkat çekiyor bence. Bu fikir nasıl ortaya çıktı bu programı geliştirmekte ne gibi zorluklarla karşılaştınız paylaşabilir misiniz?
Genç Sinema bizim için de çok önemli. Bu program, Kültür İçin Alan’a yaptığımız bir başvurunun kabul edilmesiyle başladı. Oradan gelen fonla sinema okuyan ya da sinemayla yakından ilgilenen üniversite öğrencilerini festivale dahil etme imkânımız doğdu. Türkiye’deki öğrencilere açık çağrı yapıyoruz. Başvuranlarla mülakat yapıp Türkiye genelinden 30 öğrenciyi seçiyoruz. Onları 8-9 gün boyunca Ayvalık’ta konuk ediyoruz. Yol, konaklama ve yemeklerini karşılıyoruz. Sabahları festivale gelen yönetmen, oyuncu, yapımcı, kurgucu gibi sinema profesyonelleriyle düzenlediğimiz atölyelere katılıyorlar, öğleden sonraları da festivalin değişik departmanlarında gönüllü olarak bizimle çalışıyorlar: konuk ağırlama, prodüksiyon, bilet satış, sosyal medya gibi. Gelen öğrenciler bizim ekip arkadaşlarımız, onlarla birlikte yapıyoruz bu festivali. Geçtiğimiz yıllarda gelen bazı arkadaşlarımız festivalde ya daimî olarak çalışmaya başladı ya da sektörde kendilerine iş buldular. Bu da bizi çok mutlu ediyor.
Bu sene 17 Eylül Pazar günü Sabancı Üniversitesi Küçükköy Yaratıcı Teknolojiler Atölyesi’nde Seyir Çocuk Günü düzenlenecek. Programda yer alan baskı, boyama, arkeoloji, animasyon atölyeleri; masal dinletileri, konser ve film gösterimlerinin tümü ücretsiz gerçekleşecek. Ayrıca ebeveynler için de özel etkinlikler olacak. Çocuklar sinema ile dolu bir gün geçirecek diyebiliriz. Gördüğüm kadarıyla birden fazla destekle yapılabilen bir etkinlik dizisi olacak. Bu etkinlik gününü geliştirirken çocuklar için nelere dikkat ettiğinizi paylaşır mısınız?
QNB Finansbank – Minik Eller Büyük Hayaller kurumsal sosyal sorumluluk platformu sponsorluğunda ve Hollanda Konsolosluğu’nun katkılarıyla gerçekleştiriyoruz Seyir Çocuk Günü’nün ilkini. Üzerine çok kafa yorduk. Çocukların farklı alanlarda hem eğlenecekleri, hem öğrenecekleri dolu dolu bir gün tasarlamaya gayret ettik. Günün sonu film gösterimiyle olacak ama gün boyu farklı atölyeler var. Çocukların ebeveynleriyle katılabilecekleri atölyelerin yanı sıra sadece ebeveynlere yönelik etkinlikler de düzenledik. Klinik Psikolog ve Pedagog İnci Vural ve Prof. Dr. Yankı Yazgan’ın “Sosyal Çevre ve Akran İlişkilerinin Ruh Sağlığına Etkisi” başlıklı konuşması gibi. Serdar Ateşer ve Gizem Dalgıç’ın vereceği konserde yeni bestelenmiş 7 adet çocuk şarkısı olacak ve bu şarkılar daha sonra bir albüm olarak da yayınlanacak. Hedefimiz ve arzumuz Seyir Çocuk Günü’nün ilerleyen yıllarda da devam etmesi ve belki farklı yerlerde de tekrar etmesi. Bu yıl örneğin dublajlı olarak göstereceğimiz Koca Adam filmini festival sonrası 24 Eylül Pazar günü UrlaDam’da Koruncuk Vakfı çocukları için göstereceğiz. Ayrıca Mordem Sanat işbirliğiyle, Diyarbakır, Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’da gösterilecek film.
Çocuklara ve ailelere bir küçük not: Bazı atölyelerin kapasitesi sınırlı olduğu için önden form doldurmayı unutmasınlar ve rahat kıyafetler ve ayakkabılar giysinler.
👀Festivalden izleme önerileri
Üretim Kaydı, film festivallerinde genellikle ilk filmlerin, belgesellerin ve üretme hikâyelerinin peşine düşüyor. Bu sene festivalde başlığıyla dikkatimi çeken seçki “Sinemacılar Sinema Yapmaya Çalışıyor” olurken, izlediklerimden ve merak ettiklerimden bir seçki sizlerle.
Karanlık Gece: Filmi vizyonda kaçıranlar için güzel bir fırsat. Geçtiğimiz sezonda filmin üretim sürecini yönetmen Özcan Alper’den dinleme şansım olmuştu, bağlantıdan bölümü dinleyebilirsiniz.
Cam Perde: Çatlak ile hayranı olduğum Fikret Reyhan’ın merakla beklediğim filmi👀 Yeteneğine hayran kaldığım Selen Kurtaran ve S. Emrah Özdemir'i izlemek için sabırsızlanıyorum.
Ayna Ayna: Bu yıl Uçan Süpürge’de kısaları dahil izlediğim Belmin Söylemez’in artık bir fan’ıyım! Film bitiminde “bir oyuncu hayatı boyunca kaç aynaya bakıyor?” sorusunu kendinize soracaksınız. 👀
Kar ve Ayı: Hangi mevsimde izlerseniz izleyin iliklerinize kadar üşüyeceğiniz bir film. 💨 Merve Dizdar ve Saygın Soysal’ı izlemek ayrı keyif, yönetmen Selcen Ergun’un doğanın duyamadığımız seslerine bizi çıkardığı bir yolculuk.
Şeflerin Aşkı: Üretmenin mutfakla benzerliği hep ilgimi çekmiştir. Bu filmin de neredeyse tamamı ya mutfak tezgâhında yemek yapma ya da yemek sofrasında bir ritüeli andıran sunum sahnelerinden oluşuyor. İzleme listeme eklendi.
Boşlukta: Yönetmen Somnur Vardar’ın son belgesel filmi, inşaatlardan bize kalan boşluklara odaklanıyor. Bu yaz Vardar ile yaptığımız söyleşide “Her seyirci aslında kendi filmini izliyor” demişti. Söyleşiyi bağlantıdan okuyabilirsiniz.
Maffy’s Jazz: Türkiye’den çıkmış en iyi caz müzisyenlerinden Muvaffak ‘Maffy’ Falay, 1956 yılında bir konser için Ankara’ya gelen Dizzy Gillespie ile tanışınca hayatı değişir. Gillespie’nin Roy Eldridge ve Miles Davis ile kıyasladığı genç trompetçi, 60’lı yıllarda Avrupa’da turneye çıkar ve önemli orkestralarda çalar. 1965 yılında Isveç’e yerleşir. Yönetmen Deniz Yüksel Abalıoğlu, Şubat 2022’de doksan bir yaşında hayata veda eden Maffy’yi son yıllarında Stockholm’de ziyaret etmiş ve ortaya bu portre-belgesel çıkmış. Tam bir üretim hikâyesi!
Düet: Mısra ile Defne, çocuk yaşlarında yüzme sporu sayesinde tanışmış ve yıllardır düet kategorisinde birlikte yarışan iki senkronize yüzücüdür. Idil Akkuş ve Ekin Ilkbağ’ın birlikte yönettikleri bu ödüllü belgesel, spor filmlerinden alışık olduğumuz tarzda bir “başarı öyküsü’nden” çok, bir mücadeleyi konu alıyor ve üretmek de bir düettir dedirtiyor.
Suriyeli Kozmonot: Muhammed Faris uzaya çıkan ilk Suriyeli. Bir zamanlar ülkesinin gurur kaynakları arasında yer alsa da özgür bir Suriye hakkındaki görüşleri nedeniyle artık hedef hâlinde. Ülkesinden kaçıp Türkiye’ye sığınan Faris’in hikâyesini Türk minyatür sanatından esinlenen animasyonlarla, arşiv görüntüleriyle ve röportajlarla harmanlanan bir üslup içinde izliyoruz.
Kadıköy’ün En İyi Falcısı: Yönetmen Emine Yıldırım’ın bu kısa filminde olaylar hiç beklediğiniz gibi ilerlemiyor benden demesi. 👀
📌Ayvalık Keşfi
Benim gibi ilk kez Ayvalık’a gidecek olanlar için keşif önerileri.
Keşif: Vogue Türkiye ekibinden Melis Akcan ve Gamze Kantarcıoğlu, bu yaz farklı zamanlarda ziyaret ettikleri Ayvalık’taki favorilerini paylaşıyor.
Ayvalık tarihine dair bir kitap: Tek Partiden Demokrat Parti İktidarına Uzanan Süreçte Bir Kentin Anatomisi: Ayvalık (1940-1950), Göktuğ İpek
Bir sergi: Durmaksızın ilerleyişin bizi çoğu zaman doğanın güzelliğine karşı kör ettiği bir dünyada, "DISSENSUS" duyuları uyandırmayı ve ruhu kayıtsızlığın anestezisinden kurtarmayı amaçlıyor. Bu sergi, uyum kültüründen kurtulmaya yönelik bir çağrıdır. "DISSENSUS" 16 Eylül'de gri alan'da!
Festivalden bildirmeye devam edeceğiz!
Çok güzel bir içerik olmuş teşekkürler.