Sezonun İlk Bölümünde Konuğum, Yönetmen Selcen Ergun
🎧 Sezonun ilk podcast bölümünde konuğum Kar ve Ayı'nın yönetmeni Selcen Ergun.
Herkese merhaba,
Nasılsınız?
Ben, sezonun yoğunluğuyla geçen günler ve akşamlarla enerjimi toparlamaya çalışırken bir yandan da çok heyecanlıyım çünkü sezonun ilk podcast bölümü yayında!🎧 Sezonun ilk bölümünde konuğum yönetmen Selcen Ergun.
📌 Sinema gündemimiz yine sansür ile meşgulken Altyazı Fasikül’de yayınlanan Özgür Sinema Bülteni’ni henüz okumayanlar için buraya iliştirmek isterim.
Üretim Kaydı podcast ile ilk kez tanışanlar için minik hatırlatma. Burası üretmenin hafızasına hep birlikte çıktığımız bir yolculuk. Podcast iki haftada bir yayınlanırken burada da podcast’ten bana kalanları okuyabileceksiniz.
👀 Kayıt demeden önce, başlığının altında konuğumuzu biraz tanıyor ve benim onu neden konuk almak istediğimi okuyorsunuz.
🎙️ Kayıtlara geçenler, başlığının altında ise podcast’te neler konuşmuşuz kayıtlara neler geçmiş göz atma şansınız oluyor. Sonra sizi podcast’i dinlemeye uğurluyoruz.
✏️ Bana kalanlar, başlığının altında da konuğumdan ve onun sürecinden neler öğrendiğimi okuyacaksınız.
🗓️ Üretim Kaydı öneriyor bölümünde her hafta üretim üzerine ilhamlar ve şehirden etkinlik önerileri bulacaksınız.
Aşağıda buluşalım.
Selcen ile ilk kez İstanbul Film Festivali’nde yan yana oturan iki izleyici olarak tanışmıştık. Pandemi sonrası salonlara döndüğümüz ilk festival olmasından ötürü olsa gerek benim için unutamadığım bir anıdır. Sonrasında Kar ve Ayı’yı 2022’nin Ekim ayında izledim. Filmi izlerken girdiğimiz atmosferle önce soğuğu iliklerime kadar hissettim sonra da “Öteki kimdir?” sorusunu sorarak kendimi yer yer Samet yer yer Aslı gibi hissettim, Cemile eski kapı komşum İmre ise gençliğim gibiydi. Mekânların bana hem tanıdık hem de uzak gelen bir yanı varken sesler ise özlediklerime ve korkularıma dair hatıralarımı canlandırmıştı. Film bittiğinde sinema salonunun şehre açılan kapısından kalabalık bir caddeye çıktığımda aslında Aslı ile korkularımızın ne kadar aynı olduğunu fark etmiştim. Telefonun ucunda da olsa savaştıklarımızın kanıtlamaya çalıştıklarımızın aynılığını. Elimiz cebimizde yürürken, cebimizdeki anahtardan ya da bizi koruduğuna inandığımız o şeyden aldığımız güçle hızlı hızlı ve asla doğrudan arkamıza bakmadan yürüdüğümüzü… Bu yüzden filme dair ilk merakım hikâyenin çıkış noktasının kadınlık hâlleri mi yoksa doğa mı olduğuydu.👀 Yanıtlar bölümde.
📝 Ankara doğumlu Selcen Ergun, Orta Doğu Teknik Üniversitesi İşletme bölümünün ardından önce Endüstri Ürünleri Tasarımı bölümünde sonra da İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde sinema alanında yüksek lisansını tamamladı. 2018 yılında Berlin Film Festivali Berlinale Talents, 2019 yılında ise Medienboard Nipkow Berlin Artist-in-Residency programlarına seçildi. ODTÜ Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü ve İstanbul Bilgi Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde fotoğraf, senaryo, görsel dil, kompozisyon ve film yapımı dersleri verdi. Ergun'un yönetmen, senarist ve yapımcılığını üstlendiği ilk uzun metrajlı filmi "Kar ve Ayı" Eurimages destekli Türkiye, Almanya ve Sırbistan ortak yapımı olup dünya prömiyerini 2022 yılında Toronto Uluslararası Film Festivali’nde yapmıştır. Film, 59. Antalya Altın Portakal Film Festivali En İyi İlk Film ve En İyi Kadın Oyuncu, 66. San Francisco Uluslararası Film Festivali "New Directors" ödülleri başta olmak üzere birçok uluslararası ödüle sahip. Filmin festival ve vizyon yolculuğu devam ediyor bağlantıdan takip edebilirsiniz.
☀️ Selcen ile yaz güneşinin sonbahara ara ara selam verdiği bir eylül gününde Postane’de buluşuyoruz ve kayıt tuşuna basıyoruz. Bakalım neler kayda geçmiş.
Kar ve Ayı’nın ilk fikri 2017 sonları 2018 başlarında ortaya çıkmış diyebiliriz. Senaryo süreci Selcen Ergun ve ortak senarist Yeşim Aslan ile birlikte tamamlanmış. Filmin çekimleri zorlu doğa koşulları diyebileceğim karlı günlerde gerçekleşirken, filmin görüntü yönetmenliğini Florent Herry üstleniyor. Filmin ses tasarım süreçlerini Selcen ile Cenker Kökten birlikte yürütmüşler. Filmin kurgusunu ise Çiçek Kahraman üstleniyor. Kurgu süreci yaklaşık üç ayda tamamlanmış ve bu süreç pandeminin ilk aylarına denk gelmiş. Filmin pandemi dolasıyla seyirci ile buluşması da biraz geç gerçekleşmiş.
Selcen Ergun’la önce çocukluk yıllarına gidip anlatıcı olmasının temel güdüsünü keşfettik. Sonra lisans ve yüksek lisans eğitiminden, daha önceki set deneyimlerinden bahsettik. İlk filmi Kar ve Ayı’nın senaryo, ses tasarımı, görüntü yönetmenliği, cast süreci ve kurgu süreçleri üzerinden filmin tüm üretim sürecini konuştuk. Podcast’i tüm podcast kanallarından dinleyebilirsiniz.👇🏻
Kar ve Ayı karanlık bir masal diyorum. Masalların işlevi de bir durumu, hayal edemeyeceğin kadar bir uzaklığa koymasıdır ve o uzaklıktan baktığın zaman aslında ona dışardan da bakabilmendir. İşte o zaman oradan ne ders çıkarırsan daha kolay çıkarabilirsin ya da onu daha iyi gözlemleyebilirsin.
Artvin Şavşat’ın farklı köyleri, kasabaları birleşerek çektik aslında ama tabii film bu arada Şavşat’ta Artvin’de Doğu Karadeniz’de geçmiyor. Bazen böyle filmin nerede geçtiğini öğrenenler Doğu Karadeniz hikâyesi diyor, hiç öyle bir yanı yok. Baya uydurma hayali bir kasaba Akçeken, bu isimle bir yer yok zaten, orada Akçeken de bizim Yeşim(Aslan) ile uydurduğumuz, o karları üzerine çeken kasabanın ismi ne olur diye düşününürken bulduğumuz bir isimdi.
Filmin dertlerinden de biri olan “Biz doğaya ne yapıyoruz, o bize karşılığında ne veriyor?”un cevaplarından biri olan iklim değişimi aslında bizim tam da bu mekân bulma sürecimizi etkiledi. Bir 2018 yılının kışında bir böyle İstanbul’a yakın yerlerde birkaç gün mekân baktık ama şunu anladık ki daha önceki senelerde o karın bitmediği yerlerde kar yok ya da çok az var. “Köylere kar yağdı gelin” diyorlar. Bir gidiyoruz, kar var ama işte evlerin olduğu yerde işte tepenin ucunda var o kar ve onlar da “Ya işte geçen sene, önceki senelerde bu dizimize kadar kar olurdu bu kar nerede?” diyorlar tam böyle filmde bitmek bilmeyen kar gibi karlar varmış ama mekân ararken bulmakta zorlandık o karı.
Podcast’i dinle. 🎧
👀 Afişe yakından bakalım 👀
Filmin isminin bir masal gibi tınladığını bu bölümü kaydederken fark ediyorum. Hatta bu filmi bir çocuğa masal olarak anlatmanın da mümkün olduğunu keşfediyorum.
Filmin beni en etkileyen taraflarından biri ses tasarımıydı. Selcen’in özellikle bunun bazı sinema salonlarının teknik yetersizliği dolasıyla seyirciye geçmemesinden buna rağmen bu şekilde üretmeyi tercih etmeye devam edeceğini söylemesi istediğin yoldan şaşmamak konusunda kendime notum.
Sadece filmin anlattıkları değil Selcen’in üretme sürecindeki zorluklarla baş etme yöntemleri, çizdiği yol haritaları ve sabrını korumasıyla onu idolüm olan kadın yönetmenler listesine ekliyorum. 🌟
Selcen’in filmle nerdeyse tüm dünyayı gezmiş olması ❤️ ben. Burada izleyenlerle olan anılarından anlattıkları da kadınların doğayla bağının ve ataerkiyle savaşının ne kadar evrensel olduğununun kanıtıdır, diyeyim.
🗓️ Üretim Kaydı öneriyor
Kitap: “Yürümek Adım Adım”, Erling Kagge, Oğuz Tecimen çevirisiyle. Bu kadar yürümek demişken bunu önermeden geçemezdim.
Film: 27 Ekim’de özel bir gösterimle seyirci ile buluşacak olan Sanki Her Şey Biraz Felaket, yeni neslin kaygılarını mizahi bir yolla keşfe çıkıyor. Ben filmi Ayvalık Film Festivali’nde izlemiş ve bayılmıştım! Filmin Umut Subaşı’nın ilk uzun metraj filmi olduğunu ve Adana’dan birden fazla ödülle döndüğünü hatırlatmak isterim.🌟
Oyun: Alp Ünsal’ın yazdığı, sahneyi Olcay Yusufoğlu ile paylaştığı ve Elif Erdal’ın yönettiği “Sen Diye Biri Vardı”. Serin bir sonbahar akşamında, karmaşık duygular ve birkaç kadeh eşliğinde konuşan iki eski “arkadaşın” hikâyesini bizlerle buluşturuyor. Bir sonraki oyun 18 Ekim Çarşamba günü ayrıntılı bilgi ise burada.
Konser: Resa Saffa Park, Türkiye’deki ilk konseri için 27 Ekim akşamı %100 Studio’da olacak. 🎶
💌 Haftaya görüşmek üzere.
Üretim Kaydı’na abone olmak için tıklayınız.👇🏻