Aynaların kaydetmedikleri: Manolya Maya
Bu bölümde konuğum “Ayna Ayna” filminden tanıdığımız oyuncu Manolya Maya.
Herkese merhaba,
Benim gibi seçim müziklerinden kendi sesini duyamayanlara ayrıca merhaba. Öneriyle gürültü engelleyici kulaklık aldım ama o ses yine evimin ve kafamın içinde. Kaçmak için şehrin kafeleride fayda etmiyor. Siz bunu okurken seçim yasakları başlamışsa ortamınız sessiz olacak. Kulak kabartın ve sessizliği dinleyin, kıymetli.
Bu bölümde konuğum “Ayna Ayna” filminden tanıdığımız oyuncu Manolya Maya oyuncu dedim ama Manolya’nın set deneyimleri oyunculukla başlamıyor. Yönetmen yardımcısı olarak onu Kerr, Kurak Günler filmlerinin jeneriğinde de görüyoruz. Jenerik okumuyorsanız üzülürüm. Lütfen filmler bittiğinde kendinizi müziğe bırakarak jeneriği okuyunuz. 👀
Bahar geldi, güzel güneşli günlerde görüşmek üzere…
Ayna Ayna’yı ilk izlediğimde “bir oyuncu hayatı boyunca kaç kez aynaya bakmak zorunda kalıyor, acaba” demiştim. Manolya’yı konuk alırken de bu soru yine aklımdaydı. Sete asistan olarak girip oyuncu olarak oradan çıkması onun aynalara bakışını nasıl değiştirmiştir. 👀
📌 Tanıyalım: Manolya Maya, 1995 yılında Almanya’da dünyaya geldi. İlkokulu Aydın’da, liseyi Antalya’da okudu. İstanbul Üniversitesi’nde Sosyoloji lisansını tamamladıktan sonra Bahçeşehir Üniversitesi’nde Sinema dalında yüksek lisansına başladı. Üniversite yılları boyunca çeşitli kurum ve topluluklarda sinema yazarlığı, editörlüğü ve eleştirmenliği yaptı. Senaryo ekiplerinde yer aldı ve yazmaya başladı. Daha sonra filmlerde yapım ve reji asistanlığı yaparak prodüksiyon alanında çalışmaya başlayan, Maya. Emin Alper, Tayfun Pirselimoğlu, Emine Emel Balcı, Orçun Behram, Mete Gümürhan gibi birçok yönetmenin set ekiplerinde yer aldı. 2019 yılı sonunda Belmin Söylemez’in “Ayna Ayna” adlı filmi ile oyunculuk kariyerine başladı. Bu filmdeki performansıyla 2023’te İstanbul Uluslararası Film Festivali'nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü'ne layık görüldü. 2023’te Erman Bostan’ın yönettiği “Cadı” filminde rol aldı. Maya, 2024’te çekilecek uzun metraj filmde rol almaya hazırlanırken bir yandan yazmaya, yardımcı yönetmenlik yapmaya, fotoğraf çekmeye ve oyunculuk eğitimi almaya devam ediyor.
Oyuncu olan her konuğuma sorduğum soruyla başlıyoruz. Çocukken oyunla ilişkin nasıldı?
“İkizim var benim, ikizim ve bizimle aynı yaşta kuzenimiz var. Biz böyle üç kız çocuğu olarak beraber büyüdük. Ve aramızda o yıllarda benim oyun kurucu olmama dair hâla şaka yaparız. Çünkü ortada bir oyun varsa ben kurardım, liderlik yapmaya çalışırdım, benimle dalga geçerlerdi. Bu grubun içinde ben, en çok taklit edendim, müziklerle dans etmeye, misafirler gelince onları darlayan çocuk olarak oyunla ilişkim çok iyiydi. Ama çocukluk yıllarımda bugün böyle olacağımı düşünmemiştim açıkçası. Annem ben oyuncu olduktan sonra; evet ben biliyordum anlamıştım, dedi. Ama benim o yaşlarda böyle bir dileğim yoktu.”
İlk set deneyimini ve setlerdeki hiyerarşiye dair konuşarak kaydetmeye devam ediyoruz.
“Benim ilk setim bir kısa filmdi. Bu ara çıkmadı o kısa film ama ben çok seviyorum o kısa filmi, Murat Sarıhan çekmişti. Bizim çok uzun seneler önceden bahsediyorum bu arada, ben orada yapımda çalışıyordum. Şu an bütün yapım, reji, yönetmen ekibi hepimiz çok yakın arkadaşız. O set bize çok şey öğretti ama gün sonunda yayınlanmadı, film. Yapımla girdim aslında setlere, ondan sonra biraz daha yapım çalışmaya başladım ama gözüm hep filmin çekildiği yerdeydi açıkcası, böyle uzaktan onları izlerken ‘ben de şu an kayıt esnasında orada olmak istiyorum’ diyerek rejiye gözümü dikmiştim.”
“Evet çok fazla var. Ben hiyerarşiyi sette öğrendim, öyle söyleyeyim. Korkunç bir şey. Yani tabii ki diğer sektörlerde de vardır. Akademide de vardır vesaire ama sette ki bambaşka bir mevzu yani. Krallar soytarılar kadar diyeceğim o kadar büyük uçurumların konuşulduğu bir yer. Ne kadar kolektif bir iş olsa da o açıdan bence çok korkunç.”
“Ayna Ayna” setine önce yönetmen yardımcısı olarak giren Manolya’nın oyunculuğa ikna olma sürecini dinliyoruz. Burada beni en etkileyen detay filmin yönetmeni Belmin Söylemez’in Manolya’ya getirdiği tatlı kural oluyor.
“Monitöre bakmak yok.”
“Hayatımda videonun karşına bile geçmişliğim yoktu benim. Teklif geldiğinde, ben kocaman bir filmi batırmak üzere miyim? diye düşündüm. Tek güvendiğim, Belmin Söylemez’in cesaretiydi. Belmin Söylemez bana bunu söylüyorsa bir bildiği vardır herhalde, benim tek güvendiğim yer oydu, kendime güvenmekten önce. Bu filmde çalışırken yardımcı yönetmen olacağım, filmlerde çalışacağım, bunu çok seviyorum derken bir anda ‘kariyerine oyuncu olarak devam etmek ister misin’ gibi bir soru geliyor. Haklı da çıktım aslında, film gün yüzüne çıktıktan sonra yardımcı yönetmenlik işleri gelmemeye başladı. ‘Sen artık oyuncusun’ dendi. Tamam ama neden yardımcı yönetmenlik yapmayayım ki! Bu gerçekten bu kadar net bir çizgiymiş. Ama sinemayı sevmek başka bir mevzu, o karara evet derken filmin kocaman bir parçası olacaksın, yönetmenin hikâyesine hizmet edeceksin, vitrinde olacaksın, yönetmenle karakteri tartışacaksın, filmin kocaman bir parçası daha olacaksın ve bunun aslında yardımcı yönetmenlikten o kadar da bir farkı yok, o anlamda baktığım zaman benim için. Bu sevgi beni evet demeye yöneltti.”
Bir geçiş söz konusu ve sette eski işine de pat diye unutman mümkün değil. Sette o dengeyi nasıl sağladın?
“Çok zor oldu o dengeyi bulmak. Bence bunu Ayna Ayna’nın setindeki insanlara sormamız lazım, çünkü onlar biraz çektiler benden. 🙂 Özellikle ilk hafta, zaten bir anda oyuncu oluyorsun ve sana birden Manolya Hanım, diye hitap eden bir sürü insan oluyor çevrende. Sen ‘ne hanımı’ falan derken ‘eve gidebilirsiniz’ deniyor. ‘Nasıl yani eve gidebilir miyim?’ diye soruyorum. Ben benim arkamda devam eden bir set olmasına alışkın değilim o fikirle bile anlaşmaya çalışıyorum. İlk hafta baya güle güle biraz da sitemle ‘Manolya oyuncusun sen, biz hallederiz’ cümlesini rejiden çok duydum. Ondan sonra baktım ki işlerini kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyorum. O yüzden ikinci haftadan sonra rahatladım.”
Filmin yönetmeni Belmin Söylemez, karakterin gözünden günlük tutmanı istemiş o süreci biraz anlatabilir misin, Aylin’i nasıl besledi Manolya ya da belki de Aylin Manolya’yı?
“Manolya zaten günlük tutan biriydi. Çocukluğumdan beri günlük tutarım. Pandeminin başında dijital bir günlük tutmaya başladım, ona devam ediyorum. Benim için o yüzden garip değildi, ama ilk kez oyunculuk yapacak birinin karakterin ağzından günlük tutmasının ne kadar işe yaradığını gördüm. Çünkü ister istemez o oluyorsun. Bir çeşit oyunculuk metoduydu benim için. Ben Aylin’i canlandırıyordum ve Aylin’i bu kadar iyi anladığımı günlük tutarken fark etmeye başladım. Aylin'in yaşadığı yerleri düşünüyorum, ailesini düşünüyorum. Bir sonra ki cümlede ne yazacağımı düşünürken Aylin’in bütün hayatını ve ruh halini analiz etmeye çalışırken buluyorsun kendini. Bir anda bir bakıyorsun akıyor, işte yurda gittim, çıktım böyle oldu, şöyle oldu senaryoda olmayan bir şeyler yazmışsın. Bu oyuncuların öğrendiği oyunculuk metotlarından farklı bir şey değil benim için hatta belki de daha iyi.”
“Aylin olmam gerekiyordu benim. Aylin gibi düşünmem gerekiyordu, Aylin gibi tepki vermem gerekiyordu. Benim zaten sete girmeden önce bir haftam vardı, ben günlük yazmazsam nasıl Aylin’e çalışayım bir yandan da düşündüğün zaman, bambaşka bir yürüyüşü olacak Aylin’in diyerek bir karakter yaratacak pozisyonda değilim. Tek atışım vardı benim Aylin olmak için onun da Belmin çok farkındaydı, ben de elimden geldiği kadar Aylin olmaya çalıştım. Ve günlük bunun en doğru yoluydu galiba. Belmin de en doğru yolunu söyledi zaten bana.”
Bölümün tamamını tüm podcast kanallarından dinleyebilirsiniz.
👁️👁️ Gelecek bölümlerde kimler var?
Müzisyen ve prodüktör Güneş Özgeç’in ilk albümü “Kertenkele Kraliçe’nin Zamansız Masalları” bizimle buluşmuşken, biz de güneşli bir Postane gününde buluştuk ve kayıt dedik. Bölüm öncesi albümü dinlemek isteyenleri buraya alayım.
Beykoz Kundura yapımı ilk oyun olan Geçen Gün’ün yazarı ve yönetmenleri Naz Erayda ve Kerem Kurdoğlu ile 90’lı yıllardan bugüne tiyatroyu, “Kumpanya” günlerini ve “Geçen Gün” oyunun üretim sürecine dair konuştuk. Bölüm 20 Nisan günü burada oyun ise 22 Nisan Pazartesi günü Alan Kadıköy’de.
💌 Yeni bölümlerde görüşmek üzere daha kalabalık buluşmalarımız için Üretim Kaydı’nı sevdiklerinizle paylaşmayı unutmayın.